YENİ NESİL LİDERLİĞİN DENKLEMİ
İnsan, gören, duyan, dokunan, sorgulayan bir varlık ve artık daha çok görüyor, okuyor, gördüklerini, okuduklarını sorguluyor, değerlendiriyor ve tüm bunları içselleştirerek kendi bireysel kararını veriyor. Sosyal medyanın her ne kadar manipülasyona açık bir yanı olsa da, manipüle etmeye çalışan zihniyetin insan zekasını hafife aldığını düşünüyorum. İnsanın sorgulama özelliği tüm bunların önüne geçiyor, dijitalleşme ve sosyal medya kullanımı daha bilinçli bireyler yaratıyor. Dijital dünya, adeta gözlerdeki perdeyi kaldırarak farkındalık düzeyini artırıyor. Bunun farkında olan X kuşağı liderler, analog dönemin samimiyetini dijitalin farkındalığıyla bütünleştiriyor, kitleleri anlıyor, kucaklıyor ve birleştiriyor.
X kuşağı olarak tabir ettiğimiz, 1965 – 1979 yılları arasında doğanlar analog dönemi de yaşayan ve dijitale de kolaylıkla adapte olan bir kuşak. Bu da analog ve dijital dünya arasında ki farkı net olarak görmelerini sağlıyor. Analog dönem, sadece bir iki haber kanalından gündemin takip edilebildiği ve yazılı basın aracılığıyla ne olup bittiğinin öğrenilebildiği bir dönemdi. O dönemde büyüyen çocuklar da, sokakta oyunlar oynayan, koşan, düşen, birbiriyle etkileşimi kuvvetli bir nesildi. O zamanlardan bu zamana çok şey değişti. Artık uyaranlar çoğaldı, günümüzde daha çok dijital mecralarda vakit geçiriliyor. Dijital dünyanın hızı ve sürekli bilgi akışıyla daha çok okuyor, sorguluyoruz. Tüm bunların farkındalığında olan ve kendinden sonra gelen Y ve Z kuşaklarına empati yapma kabiliyetine sahip X kuşağının önümüzdeki 10-15 yıl süresince dijital çağın yeni nesil liderleri olacağını düşünüyorum.
Ülkemiz insanı internet ve sosyal medyaya kolay adapte oluyor. 82 milyonluk nüfusun 60 milyona yakını aktif internet kullanıcısı ve nüfusun %93’ü mobil cihaz kullanıcısı olduğu biliniyor. Bu rakamlar, ülkemiz insanının teknolojiye olan ilgisini de açıkça gösteriyor. Bizler, konuşmayı, sohbet etmeyi seven bir milletiz. Meraklıyız ve yeniliklere açığız. 7’den 70’e sosyal medya platformlarını çok aktif kullanıyoruz. Algıların açılması ve sorgulama yeteneğinin artması, bireysel farkındalığı ve özgüveni de artıyor. Özgüven ve farkındalığa sahip bireylerden oluşan bir toplum da vizyon sahibi oluyor ve ilerliyor.
Dijital Dünya Samimiyet ve Doğallığı Seviyor
Analog dönemde, konusunda yetkin olarak kabul görmüş bir iki insan ne derse o doğrudur gibi bir algı yaratılıyordu. Şimdilerdeyse herkesin konuşabildiği, fikrini söyleyebildiği platformlar kullanılıyor. Bu platformlarda, insanımız neyin doğru, neyin yanlış olduğunu anlayor, sorguluyor, karşılaştırıyor. Bana göre, dijitalleşme bir araç ve bu platformda insanlar doğallığı ve samimiyeti arıyor. Samimiyetin ve doğallığın arandığı dijital dünyada, ancak samimi ve doğal markaların iz bırakabileceğini söyleyebiliriz.
İnsan mükemmel bir varlık değil ve mükemmel görünmeye çalışmak toplum tarafından çok da kabul görmüyor. Basit, yalın ve doğal söylemler, içimizden biri olan insanlar ve markalar dijital dünyada daha etkili oluyorlar. Kapıların olmadığı bu şeffaf dünyada, iz bırakmak ve başarılı olmak isteyen markalara, dijital ve sosyal medya çalışmalarında samimi ve doğal görünmenin peşinden gitmelerini tavsiye ediyorum.
Nagihan Ünüvar
-Haziran 2019-
* Tüm yayınlarımızın hakları saklı olup, yayınlarımızın kullanılması için Markam Sen ve Nagihan Ünüvar'ın kaynak olarak gösterilmesi gerekmektedir.