top of page

SİYASİ PARTİLER VE KAMPANYA YÖNETİMİ

2014 yılında, ülkemizde iki önemli seçim gerçekleşti. Her iki seçim sonrası, siyasi partilerin kampanya yönetim stratejileri tartışma konularının başında yer aldı. Siyasette etkin kampanya yönetimi nasıl olmalı? Hangi dinamikler göz önünde bulundurulmalı? Bir partinin bütçesi ve imkanlarının güçlü olması etkin kampanya yönetimi için yeterli mi? 

 

Seçim kampanyaları, günde 12 saatten fazla çalışarak, yoğun stres ve baskı altında, kısa zamanda hedef kitlelere ulaşmayı amaçlayan, oldukça zorlayıcı ve başarılı olması için doğru seçim stratejisi ve doğru mesajlar ile hareket etmeyi gerektirmektedir. Kampanya bütçesinin yüksek olması kampanyanın bilinirliğini artıran önemli bir etken olmakla birlikte, bütçesi yüksek her kampanyanın başarılı olacağı anlamına gelmez. 

 

Seçim kampanyasının bir karakteri, manifestosu olmalıdır. Kitleleri harekete geçirmek için ortak sorunları belirlemek, bu sorunlara etkin çözümler üretmek ve ürettiği çözümleri en yalın dil ile hedef kitlenin demografik yapısı düşünülerek etkin mesajlar ile ulaştırılmalıdır. Seçmen, parti tarafından vaad edilen çözümlerin, kendisine daha iyi bir hayat sunacağına ikna olmalıdır. 

 

Partiler, siyasi kampanyalarında, kampanya stratejisini, kendine oy veren sadık seçmenini tutmak ve oy vermemiş olan potansiyel seçmeni kazanmak üzerine konumlandırmalıdır. Sadık seçmen, partinin değerlerini kendi ile özdeşleştirmiş, misyonu ve vizyonu ile benimsemiştir. Partisinin bu değerlere sahip çıkmasını, tutarlı olmasını bekler. Siyasi partilerin seçmenine verdiği vaadler, seçmeninin güvenini kazanmak ve bu güveni devam ettirmesi için önemlidir. Diğer tarafta, kendisine oy vermeyen potansiyel seçmenin, alışkanlıklarını, oy verdiği rakip partinin değerlerini iyi analiz ederek, rakibinin zayıf yanlarını tespit etmek, ancak, bu zayıf yanları ortaya çıkararak değil, kendi güçlü yanlarını bunların üzerine inşa ederek bir politika izlemelidir. Rakibini kötülemek, sürekli zayıf yanlarından bahsetmek doğru bir strateji değildir. Seçmeni çekmez, tam tersi iter.  Seçmen çözüm görmek ister, refah ister, geleceğe güvenle bakmak ister. 

 

Siyasi partiler, önceki seçimlerde rakip partinin önde olduğu seçmen bölgelerinde, ön analiz ile birebir görüşmeler gerçekleştirerek, kitlenin algısını tespit etmeli, seçim kampanyalarında bu bölgelere özel kampanya etkinlikleri oluşturmalıdır. Kampanyanın bir duygusu olmalı, kitleleri içine almalı, ancak, bunu yaparken, kendi seçmeni ile arasındaki derin bağı zedelemeyecek bir strateji belirlemelidir. 

 

Kampanya manifestosunun giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinden oluşacak bir hikayesi olmalı, bu hikaye üzerine konumlandıracağı tanıtım kampanyasında kullanacağı mesajı kanıtlarıyla dile getirmelidir. Örneğin, “Gururumuz” diye bir mesaj veriliyorsa, kampanyasının öznesinin halkın nezdinde, halkı derinden etkileyecek bir başarı hikayesinin olması ve bu başarı hikayesinin hedef kitlesine yalın bir dil kullanılarak duyurulması gerekir. 

 

Siyaset, etkin algı yönetimini gerektiren politik bir yarıştır. Bu yarıştan galip çıkanlar, fark yaratan, hedef kitlesi ile arasında duygusal bağ kuran, kampanyasını en yalın dil ile kitlelere ulaştıran politikacılardır. Bir sonraki makalemde dile getireceğim marka modellemeleri arasında yer alan “İçimizden Biri” arketipi, siyasette kullanılmasında fayda gördüğüm etkin bir modeldir. 

 

Nagihan Ünüvar

* Tüm yayınlarımızın hakları saklı olup, yayınlarımızın kullanılması için Markam Sen ve Nagihan Ünüvar'ın kaynak olarak gösterilmesi gerekmektedir.

bottom of page