MARKA YÖNETİMİNDE İNOVASYON
10 sene önce, tüm yöneticiler toplantı masasının etrafında oturmuş, mevcut rakiplerin piyasada nasıl öne çıktığını ve şirketin hangi adımları atabileceğini konuşuyordunuz. Genel Müdür, bir firmanın yeni ürününü anlatırken, bu ürüne benzer bir ürünü daha uygun fiyata üretebileceğinizi söylüyordu. Aradan 10 yıl geçti, teknoloji ilerledi, rakipler çoğaldı. Siz aynı masada, aynı yöneticilerle oturuyor, rakipler ve yeni ürünlerinden konuşuyorsunuz. Attığınız adımlar küçük, benzer ve bir arpa boyu yol alamadığınızın farkındasınız. Üstelik, yılların rutinliğinin getirdiği atalet sizi küçültürken, piyasaya yeni giren çevik rakipler büyüyor. Değişmeniz, yenilenmeniz artık kaçınılmaz bir hale geldi. İnovasyon için düğmeye basıyorsunuz.
İnovasyonla ilk tanışmam İhracatçı Birlikleri’nde çalıştığım dönem görev aldığım Seramik Tanıtım Komitesi’nde oldu. 2000’li yılların ortalarıydı. Sektör temsilcileriyle bir araya geliyor, çalıştaylar gerçekleştiriyor ve inovatif fikirleri bulmaya çalışıyorduk. O zamandan bu zamana 15 yıla yakın bir süre geçti. Teknoloji inanılmaz bir hızla gelişirken, işlerin çoğu dijitale taşındı. Ben de dijital çağa ayak uydurarak, kendi inovasyonumu gerçekleştirdim. İstatistikçi olmamın avantajıyla uzmanlığımın yönünü dijitale çevirerek, bu alanda gerekli eğitimlerimi tamamladım. Son 6 yıldır da farklı sektörlerde faaliyet gösteren markalara danışmanlık hizmeti veriyorum.
İnovasyon, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ve Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat)’ın birlikte yayınladığı ve 2005 yılında güncellenen Oslo Klavuzunda “Yeni veya önemli ölçüde değiştirilmiş ürün (mal ya da hizmet) veya sürecin; yeni bir pazarlama yönteminin; ya da iş uygulamalarında, iş yeri organizasyonunda veya dış ilişkilerde yeni bir organizasyonel yöntemin uygulanmasıdır.” olarak tanımlanıyor. Ben de, küçük adımların ötesine geçerek, inovasyonu bir yaşam biçimi olarak benimsemenin, hem kişisel hem de kurumsal markalar için hayat suyu olduğuna inanıyorum.
Markanın ilerlemesinin önünde bir engel olan klasik, ataletli yönetim anlayışını değiştirerek inovasyon yapmak için kriz dönemleri ideal zamanlardır. Yaşadığımız bu dönemde olan bitene baktığımızda, radikal bir değişikliğe gitmek için belki de hiç bu kadar doğru bir zaman olmamıştı. İnovatif bir marka olmak için, siz de bu zamanı iyi değerlendirebilir, yaratıcı fikirlerin gelişmesine olanak veren organizasyonel ortamı hazırlayabilirsiniz.
İnovasyon, proaktif ve üretici bir süreçtir. İnovasyona başlamadan önce, ulaşmak istediğiniz hedefi net olarak belirleyerek odaklanmak üzere bir plan tasarlamaya, bunun için de bir hazırlık süresine ihtiyacınız olacaktır. İnovasyon planının içeriğinde; hedefe giden yol, bu yolda ilerlerken size yardımcı olacak araçlar, yöntem ve ekibinizin görev dağılımı yer alır. Bu plan, aynı zamanda, markanızın inovasyon sürecinin yol haritası da olacaktır. İnovasyon sürecinde, yeni teknolojilere odaklanmak, müşteri içgörülerini anlamak için çözümlerinize empati yapmak önemlidir.
İnovasyon seferi, odaklanılması gereken bir süreçtir. Bu sefere çıkmaya karar verdiğinizde geri dönüşünüzün olmayacağını bilmeli, yol arkadaşlarınızı iyi seçmelisiniz. Yolda karşılaşılacak zorluklarda pes etmeyecek, cesur, iç motivasyonu yüksek bir ekibiniz olursa, inovasyon süreciniz akıcı ve coşkulu olur. Sürekli keşfetmenin verdiği heyecanla yol alırken, ekibinizin de işine tutkuyla bağlanmasını ve kendi sınırlarını aşmanın verdiği mutluluğu yaşamasını sağlayabilirsiniz.
Nagihan Ünüvar
-Temmuz 2020-
* Tüm yayınlarımızın hakları saklı olup, yayınlarımızın kullanılması için Markam Sen ve Nagihan Ünüvar'ın kaynak olarak gösterilmesi gerekmektedir.