MARKA YÖNETİMİNDE ÇEŞİTLİLİK VE KAPSAYICILIK
Araştırmacılar, ebeveynlere, bebeklerin sağlıklı gelişimi için, çeşitli renk ve desenlerle haşır neşir olmalarının sağlanmasını ve bebeğin bu renkler arasında kendisine en yakın gördüğü rengi seçmesine izin verilmesini tavsiye ederler. York Üniversitesi Psikoloji Profesörü ve Görsel Süreçler Uzmanı Alex Wade, bebeklerin renk ve temel formları görmeyi öğrenme süreçlerinin hızlı bir şekilde gerçekleştiğini ve 6 aylıkken bir yetişkinin görme keskinliğine sahip olabildiklerini söylüyor.
Renkler yaratıcılığı geliştirirken, sınırsız düşüncenin de kapısını açar. Çeşitliliğin olmadığı bir toplumda yaratıcılığın gelişmesi de pek mümkün değildir. Renkli kişiliğe sahip olarak adlandırdığımız insanların, aynı zamanda, özgün ve yaratıcı işlere imza attıklarına şahit oluyoruz. Onlar, yeşil elmaların arasında tek kırmızı elmadır. Şanslı olanlar, yaratıcı işler ve markalar yaratarak, insanlığın gelişimine katkı sağlarken, yaşadıkları toplumun kısıtlamalarına takılarak, kendini ifade etme fırsatı bulamayanlar, küçük yaşam alanlarıyla sınırlı kalıyorlar.
Yaratıcı, nitelikli bireylerin olmadığı bir toplumda, iyi işlerden ve markalardan söz edemeyiz. Günü kurtaran işlerin ve markaların, rüzgarın yönü değiştiğinde yok olması kaçınılmazdır. Dünyamız, bilgi çağı olarak adlandırdığımız, nitelikli bilgi ve teknolojinin yaratıcılıkla harmanlandığı bir değişim ve dönüşüm sürecini yaşıyor. Teknolojinin, sanatın, bilginin birlikte çalışmasıyla yol almanın mümkün olduğu bu çağda, markaların, işlerin ve toplumların ilerlemesini sağlayacak olan, tıpkı bebeklerin çeşitli renkler arasında kendi rengini seçmesi gibi, yetişen neslin kendi özgün fikrini ifade etmesini sağlamakla mümkündür.
Marka yönetiminde de, çeşitlilik ve çoklu kültürün göz önünde bulundurulması ve kapsayıcılık sağlanması, hem iç yapıda, hem de dış yapıda temsil kabiliyetini artırarak, marka itibarına da olumlu yönde katkı sağlayacaktır. Bunun için, markanın faaliyet gösterdiği toplumun çeşitliliğini yansıtan bir organizasyon kurmasına olanak verecek güçlü bir Ç&K (çeşitlilik ve kapsayıcılık) programına sahip olması gereklidir.
Ç&K programının iki ayağı bulunmaktadır. Biri, iç organizasyonda, markanın düşünce çeşitliliğine ilham veren, herkese eşit fırsatlar sunan bir çalışma ortamının yaratılması ve çalışanların bu ortama dahil edilmesi, diğeri, markanın bulunduğu toplumu oluşturan bireylerin çeşitliliğine yönelik, kapsayıcı ve çok kültürlü bir pazarlama stratejisiyle, ürün ve hizmetlerini kitlelere tanıtmasıdır. Etkin bir Ç&K programı hazırlamak için, toplumun demografik yapısını iyi analiz eden, aynı zamanda, çok kültürlü bir pazarlama stratejisi geliştirme yetkinliğine sahip insanlara ihtiyaç vardır.
Bir markanın kapsayıcı bir marka kültürüne sahip olması için, içeride kapsayıcı bir çalışma ortamı yaratması, bu yolculukta çalışanlarını teşvik etmesi, yaratıcılıklarının ortaya çıkmasını sağlaması, dışarıda da, farklılıklara kucak açması ve çok kültürlü bir pazarlama stratejisiyle hareket etmesi şarttır.
Kapsayıcı markalar değer odaklıdır. Çok kültürlü pazarlama değer yaratmakla ilgilidir. Hem içeride, hem de dışarıda değer yaratan bir yolculuk için, çoklu kültüre hitap ederek hareket etmek, çeşitliliğin, renklerin yaratıcılık denizinde ki ahengine kucak açmak, gelişimi ve ilerlemeyi beraberinde getirecektir.
Tıpkı renkleri keşfeden bebekler gibi, farklı renkleri keşfederek ve anlamaya çalışarak kalplerde iz bırakacak markalar yaratmanın zamanı gelmedi mi?
Nagihan Ünüvar
-Ağustos 2020-
* Tüm yayınlarımızın hakları saklı olup, yayınlarımızın kullanılması için Markam Sen ve Nagihan Ünüvar'ın kaynak olarak gösterilmesi gerekmektedir.